Öğretmenler günü olarak kutladığımız bu gün, Mustafa Kemal Atatürk’ün 24 Kasım 1928 tarihinde “Başöğretmen” olarak adlandırılışının yıldönümüdür. Atatürk´ün 100. doğum yıl dönümü olan 1981 yılında ise bu günün ülke çapında Öğretmenler Günü olarak kutlanmasına karar verilmiştir. Mustafa Kemal’in öğretmenlere verdiği değer bu kararla taçlanmış, en azından bir gün de olsa öğretmenlerin hayatımızdaki değerinin hatırlanması için bir vesile olmuştur.

“Milletleri kurtaranlar, yalnız ve ancak öğretmenlerdir” diyor Atatürk. Öğretmenlerinin ışığında yürüyen insanlar vatan sevgisi ile dolar taşar, her türlü zorluğun üstesinden gelir ve ülkesini çağdaş medeniyetler seviyesine çıkarma savaşında lider insanlar olurlar. Bu ışıktan ayrılanlar ise cehalete teslim olur ve gitgide karanlığa gömülürler. 15 Temmuz kalkışmasına cüret eden hainler de ilmin ve öğretmenlerinin ışığından uzaklaşmış olan cahiller değil miydi? O meşum günde, tarihimize kara leke sürmeye kalkışan hainler Milli Eğitimimizin yılmaz neferleri olan öğretmenlerimizin kendilerine verdikleri vatan sevgisinden koparak, okullarımızın yaşatmaya çalıştığı sonsuz millet sevgisinden ayrılarak, kendini bilmez bir cahilin peşinden koştukları için, tüm milletimize büyük acılar yaşattılar. Elbette ki bizler, tıpkı 15 Temmuz günü canını vatan için feda etmiş demokrasi şehitlerimiz gibi, bugün ve daima, tekrar aynı acıların yaşanmaması için, eğitim ve aydınlanma yolunda yılmaz bekçiler olarak görevimizin başındayız.

Öğretmenlik özveridir. “Öğretmen bir kandile benzer, kendini tüketerek başkalarına ışık verir” sözü ne kadar da doğrudur. Çünkü bizler hayatımızı öğrencilerimize ve öğretmeye adarız. Öğretmenlik, asla mesai saatleri ile sınırlı bir meslek değildir. Bir öğretmen hayatının her anında öğretmendir. Hayatının her dakikasını öğretmenlik bilinci ile yaşar, her anda ve her alanda çevresine örnek olur. Doğruyu, iyiyi ve güzeli öğrencileri vasıtası ile topluma aşılamak için çabalar.

Hz Ali’nin “Bana bir harf öğretenin kölesi olurum” sözünü bilmeyen yoktur. Hayatımıza ışık olmuş Hz. Muhammed (SAV) de bir hadisinde “Ben insanlara Muallim olarak gönderildim” derken kendini bir öğretmen olarak tanımlıyor. Bizler için bundan daha büyük bir lütuf olabilir mi?

“İnanıyorum ki öğretmenler, toplumun en çok sorumluluk altında olan ve en önemli kişileridir, çünkü onların mesleki çabaları dünyanın kaderini etkiler”. Öğretmenin ahlak ve fazilet sahibi, örnek bir insan olması, güneşin parlaması kadar zaruridir. Isınmayan soba ısıtmadığı, yanmayan lamba aydınlatmadığı gibi, kendisini en iyi şekilde geliştirmemiş eğitimci de başkalarını eğitemez. Öğretmen bir sanatkârdır, yarının temelini o attığı gibi, değerli kişilik hamuruna da biçim verir. Ünlü bilim adamı Albert Einstein’ın da belirttiği gibi Öğrencilerinin kendilerini yaratıcı biçimde ifade etmelerini ve düşünmelerini sağlamak, bir öğretmenin en önemli görevidir. Öğretmen, bir zekâyı tamamen hazır bilgilerle dolduran öğretici değil, öğrencilerin kendi kendilerine fikirlerini geliştirmeleri için onları teşvik eden bir insan olmalıdır.

“Öğrencisini etkilemeden öğretmeye kalkanlar, soğuk demiri boş yere döverler” diyor başka bir ünlü düşünür.  Vasat bir öğretmen anlatır, iyi bir öğretmen açıklar, üstün bir öğretmen gösterir, ancak muhteşem öğretmenler ise öğrencilerine ilham kaynağı olurlar. İşte sadece ve sadece bu muhteşem öğretmenler öğrencilerinin içindeki en iyiyi ortaya çıkarabilirler. Bizler, öğretmenler olarak daima, kendi çocuklarımızdan ayrı görmediğimiz öğrencilerimiz için gece – gündüz demeden, üzerimize düşen sorumluluğumuzu yerine getirmek canla başla için çalışıyoruz.

Vatanın dört bir yanında fedakârca çalışarak bu ulvi görevi layıkıyla yerine getiren bütün öğretmenlerimizin öğretmenler gününü kutlar, başarılarının devamını temenni ederim.